Yine farklı bir konu ile karşınızdayım. Hahaha, haber programı açılış konuşması gibi oldu. Merak uyandırmak iyidir ama değil mi? Ben severim, çünkü öğrenmek ve gelişmek önce merakla başlarmış. Konumuza gelecek olursak, bugünün konusu zorlandığımız durumlarda yardım istemek ve yardım almaya açık olmak.
Yardım alma konusunda, gözlemlediğim 3 insan tipi var.
✔️Birincisi, sürekli dışardan yardım alarak yaşayan insan tipi ki bu da kendi içinde ikiye ayrılır ;
????️-Kapasitesi olsa bile bilerek beceremiyor gibi görünüp başkasının sırtından geçinen.
????️-Kapasitesi olmayıp gerçekten beceremediği için dışa bağımlı yaşayan.
✔️İkincisi ise her şeyi tek başına yapıyor olmakla övünen, dışarıdan yardım almayı zayıflık olarak gören.
✔️Üçüncüsü ise kendi başına herşeyin üstesinden gelecek kadar yetkin ve farkında fakat gelişmesi gereken noktalar için de gerektiğinde bir uzmana ya da konusunda iyi olduğuna inandığı bir arkadaşından yardım isteyebilen kişi. Buna örnek daha önce yazmıştım. Otantik kişilik modelindeki insanları verebiliriz.
Bu yazının konusu ikinci insan tipi, yani yardım almaya açık olmayan ya da bir şekilde yardım istemekle ilgili sorunu olan kişi. Her şeyin tek başına üstesinden geleceğine inanma yanılsamasına düşmüş kişi.
Başarmak istediğiniz konular, hayalleriniz ya da çok basit günlük bir rutininiz olabilir. İnsanoğlunun bilinç düzeyi artıp nispeten gücünü farkettiği bu zamanlarda en büyük sorunu bütün bu işlerin sadece kendi kontrolünde olursa başarı ile sonuçlanacağına inanmasıdır. Özellikle takdir ve teşekkür almayı çok seven kişiler, sonunda övgüyü tek başına alabilmek için yalnız olarak sonuca ulaşmayı dener. Bazen başarırlar ama bazen de başaramayıp vazgeçerler. Denemekten yorulup enerjisi tükenir ve artık işi sonuçlandıramaz hale gelir. En sonunda da tükenmişlikten iç disiplinini kaybedip artık hiç bir işin başına geçemez olur. Çok mu karamsar bir tablo çizdim. Ama bir dönüp bakın hayatınıza yarım bıraktığınız işlere, karar verdiğiniz pazartesi diyetlerine ya da bir hevesle başladığınız yeni hobinize…
Bir konu daha var, yazıp yazmamakta tereddüt ettiğim ama yine de paylaşacağım. Bir grup insan da kimseye borçlu kalmamak ve eyvallahsızlığını devam ettirmek için yardım almayı reddeder. Hasbelkader siz yardım ederseniz ve o da sizin yardımınızla başarılı olursa ya sizi karalar ya da sizinle görüşmeyi keser. Neden mi ?Çünkü başarının tek mimarı o olmalı, sizin olmanız başarının hazzını sürmesini engeller. Bir başka sebep de ya siz o yardımın karşılığında bir şey isterseniz ve o da yapmak zorunda kalırsa. Bunu hiç sevmez ve hep tek başına savaşır. Özetle; bencillik, kibir ve her şeyi en iyi ben yaparım düşüncesi onu yardım almaktan alıkoyar. Bu anlatım biraz sert farkındayım ama bir düşünün muhakkak ya başınıza gelmiştir, ya da gelen birinin yakınmasını duymuşsunuzdur. ‘ O kadar yardımına koştum daha o demeden, neler neler başardık bak şimdi benimle konuşmuyor / ya da her yerde arkamdan konuşuyor’ diye…
Şimdi gelelim esas meseleye, peki neden yardım almalıyız? Bunu farklı bakış açıları ile ele alalım.
1. Hayat uzun bir yolculuk ve enerjimizi verimli harcamak ilerleyen yaşlarımıza enerjimizin kalmasına fayda sağlayacaktır. Birlikten dirlik doğar sözü bu konuyu açıklar sanıyorum. Atasözleri de iyi ki var değil mi çok seviyorum. Ama negatif inanç oluşturanları değil böyle pozitif olanlarını.
2. Bazen olaylara uzaktan ve kuş bakışı bakmak iyi olur. Ama her zaman olayın baş kahramanı ve tam da ortasında olan kişi olarak bunu yapamayız. Ve birinin bize olanları objektif bir şekilde göstermesi gerekir.
3. Evet geldik olayın en canı alıcı noktasına EGO.
Ego nedir? Herkes onu bir yerinden çekiştiriyor, kimi kötü diyor kimi de iyi. Peki Ego nemenem bir şey ve ne işe yarar?
Ego 0-7 yaş arasında anlamlı olmasa bile aldığımız bir takım kararlara hayatı boyunca sıkı sıkıya sarılan ve bizi hep o kararlarda tutmaya çalışan tarafımızdır. Örnek vermem gerekirse küçükken sobaya elimiz değdiğinde yanması sonucunda, bir daha sobaya dokunmama kararını aldıran o- bu pozitif bir inanç ya da anneniz size karnınız aç diye çikolata vermeyip, kardeşinize tok diye vermesi sonucunda annem beni sevmiyor, o bile beni sevmiyorsa kimse sevmez kararı aldıran da o- negatif bir inanç yaratır.
Anladığınız üzere EGO çok akıllı değil, görevi bizi mevcut durumda tutmak. Çünkü yeni durum tehlikeli olabilir ve biz hayatta kalamayabiliriz. Onun için her şey bir ölüm kalım meselesidir. Özetle o bizi hayatta tutmaya çalışan 7 yaşındaki kafa yapımızdır. Egoyu kavramak çok önemli özetlemeye çalıştım ama bununla ilgili bir yazı yazmam gerektiğine karar verdim şimdi. Pek yakında…
Şimdi niye Egoyu anlattım. Dedim ya değişiklik, yenilik azıcık bile risk onun için çok tehlikeli. Bu sebeple aldığınız ve tek başına yaparım dediğiniz pek çok durumda aslında tek değilsiniz. Ego orada ve sizin atacağınız her adımda ayağınızı tutmaya çalışıyor. Mevcut durum değişmemeli diyor. Bu sebeple siz o işi başaramıyorsunuz. Farkında olmadan sizi o işten vazgeçiriyor. Örneğin, Aman boş ver diyette neymiş, can boğazdan gelir dedirtiyor. Ya da gidiyor almak istediğiniz bir eğitim ya da hobi de eğitimi veren kişiye sinir olmanızı sağlıyor. Önceki yazılarımda mevcut, otorite sorununuzu ortaya çıkarıyor yeniden…. gibi. Ve siz o uğraş ne ise onu bırakıyorsunuz. Hep de karşı taraf suçlu oluyor. Ve bunları siz hiç farketmiyorsunuz çünkü o sizsiniz zaten. Burada işte size yardımcı olması için birine ihtiyacınız var ama objektif birine, eşinize dostunuz olabilir ki aslında çok zor çünkü size karşı objektif olamayabilirler. Böyle zamanlarda en iyi yöntem eğitimli ve tecrübeli bir Profesyonel Yaşam Koçuna başvurmak.
İşte biz Profesyonel Yaşam Koçlarının esas rolü burada ortaya çıkıyor. Sizin ilerlemenize engel olacak ego tuzaklarını farketmenizi sağlamak ve kararlılığınızın devamlılığı için motive etmek.
Özetle ; Yardım almayı kabul etmek çok büyük bir erdemdir. Başkalarının da sizin iyi olamadığınız ya da bir şekilde o an göremediğiniz konularda iyi olduğunu kabul etmektir. Bu konuyu azımsamayın lütfen. Hayatınızdaki tekrar eden olaylara bir bakın. Tek başınıza yapabilseydiniz eğer bir daha bir daha aynı üzüntüleri, hayal kırıklıklarını kendinize reva görür müydünüz? Ya da daha zengin ve refah içinde yaşamak dururken kart borçları ile uğraşır mıydınız? Belli ki göremediğiniz bir konu var ve birinin sizin dikkatinizi buralara çekmesi ve size gideceğiniz yere kadar eşlik etmesi gerekiyor.
Kendinizi açın güvendiğiniz insanlara…
Her insan ayrı hikaye ve sizin dönüp dolaşıp takıldığınız bölüm, o kişinin çoktan okuyup geçtiği bir bölüm olabilir ve o , hikayenizde bir sonraki bölüme geçmenize yardımcı olabilir. Zaman değerli, emek ise ondan daha çok. Boşa gitmesin her ikisi de, daha tatmin bir yaşama ve daha mutlu bir size gitsin…
Sonsuz sevgilerimle
Nihal
Uzun süredir okuduğum en güzel yazı . Bizi hayatta tutmaya çalışa yedi yaşındaki kafa yapımız bizi ne kadar çok ele geçiriyor.
Çok teşekkür ederim Canım, aynen öyle. Ego ile ilgili yazı gelecek esas o zaman şaşıracaksın
Harika bir yazı tebrikler canım☺️????
Çok teşekkür ederim Denizcim, beğenmene çok sevindim
“insanalara nasıl yardım edilir” dersi verilmeli okullarda
Bir de ne zaman yardım istemeli, yardım istemeye açık olma dersi de eklenmeli. Aldı takdirde istenmeden yapılan yardımın pek bir faydası olmaz. İlginize teşekkür ederim sevgiler ????
Bencillik, kibir ya da her şeyin en iyisini ben yaparım düşüncesiyle değil, ama nedense sevdiğim insandan dahi bir şey isteyemem. Çünkü bu doğumdan gelen bir şey. Kimse benim ne istediğimi ve neye ihtiyacım olduğunu düşünmedi. Ve ben en ufak bir istekte bulunmaktan ar duydum. Bu en gerekli insani ihtiyaçlar için de olsa. Kim olursa olsun çevremdeki insanlar için elimden geleni yaparım karşılık beklemeden. Ama bir şey istemek ya da benim için şunu yapar mısın demek zor geliyor bana. Kısmen yalnızlıkla alakalı diyorum ben. Hiç kimsesiz olmanız sizi hayatta böyle yapıyor.
Katılımınız için çok teşekkür ederim. Yardım istemeyi denemelisiniz en azından size teklif ettiklerinde hayır teşekkür ederim demeyin. Bu şekilde başlamanız tavsiye ederim. Sevgilerimle ????