Ben bir düşünürüm. Düzeltiyorum, ben bir aşırı düşünürüm. Bu benim için bir hayat tarzı oldu artık. Hatta bazen – geçen gece olduğu gibi – gördüğüm bir paylaşımın üzerine düşünüp 81 soru sorup 80 tanesini üşenmeden cevaplamaya çalışabilirim. Ha, o gece ne mi oldu. Gurbetçi olmak ne demektir üzerine bayağı kafa yordum. Öyle çok düşündüm ve fikir yürüttüm ki bu konudan koca bir yazı çıkarabilirim. Sanırım bu sonraki yazım bu olacak 🙂 Neyse, uzun bir giriş oldu, hadi başlayalım.
Düşünmeyi seviyorum. Düşünmeyi o kadar çok seviyorum ki, düşüncelerim aynı anda hem tedavi edici hem de zararlı bir kombinasyon haline gelebiliyor. Neyse ki artık ayırt edebiliyorum böylelikle zararı azalatabiliyorum. Mesela uzun bir günün ardından günün analizi iyi olabilir ama bu kendinizi eleştirmeye ”Ah bunu niye dedim, ah bunu niye yaptım ” aşamasına gelirse artık zarar vermeye başlayabilir.
Peki zararlı düşünce nedir?
- Strese ya da endişeye sebep olan düşünce
- Karar verirken kafanızın karışmasına neden olan düşünce
- Aşırı yeme ya da aşırı analiz etme gibi takıntılı davranışlara neden olan düşünce
Her düşünce bir titreşime sahiptir ve her düşündüğünüzde ya da zihninizin vızır vızır çalışmasına izin verdiğinizde, aslında güçlü bir enerji akışı yaratırsınız. Bu enerji, içinde yaşadığınız gerçekliği çok hızlı bir şekilde boyamaya ve renklendirmeye başlayan kendi titreşimini yayar. Gerçeklik, titreşiminizden ne yaydığınıza göre boyanır.
Yani yaratım zinciri şu şekilde;
(Düşünce + Sözlere dökülmüş hali) x Hakim frekans düzeyi = Yaratım
Eğer bu davranışlar kaotikse, bu zihinsel dağınıklık darmadağın bir hayata neden olabilir ve stres yaratır. Aşırı derecede salgılanan kortizol hormonu ve dolaysıyla yüksek stres hali vücudun dengesini bozabilir. Ve bunu sadece oturduğunuz yerden düşünerek yapabilirsiniz. İşte bu sebeple düşünce girdabında kaybolmamak çok önemlidir.
Zihinlerimiz o kadar güçlüdür ki ruh halimizi, yaşamımızı ve içinde yaşadığımız gerçekliği etkileyebilirler. Bu nedenle, bu düşünceleri bu tekli bakış açısından kurtarıp odağınızı ve farkındalığınızı sadece zihninizde tutmayarak kalbinize de kaydırmak çok önemlidir.
Herkes kalbinin sesini dinlemekten bahseder ama gerçekte bu ne anlama gelir ?
Bir düşünür için kalbinin sesini dinlemek biraz zor gelebilir. Ben de başlarda çok zorlanmıştım. Tüm sistem zihnin sivrilmesine yardım ederken ya kalp onu nasıl dahil edebilirdim ? (Kalp yani içsel rehberliğin sesini duymak ile ilgili bir önceki yazımda detaylar paylaşmıştım ,buradan ulaşabilirsiniz.) Kalbinizi takip etmek, karar anlarında onun sesini duymak ve zihninizde düşünceyi yap boz gibi tekrar tekrar yapıp bozmaya gerek kalmadan niyet gücüyle onun enerjisini dahil etmek ile ilgilidir. Kalbiniz ya da hisleriniz o zaman sizi koruyabilir ve doğru kararı vermenize kılavuzluk edebilir.
Bu kesinlikle pratik gerektirir, ancak bunu düşüncesel süreçlerinize kattığınızda yalnızca daha özgür ve mutlu hissetmekle kalmaz, aynı zamanda karar vermek için daha motive olursunuz ve aklınızdan geçen düşüncelerin çelmesine daha az takılırsınız.
İşte daha az zihinde ve daha çok kalpte olmanıza yardımcı olacak bazı ipuçları ve püf noktaları.
Meditasyon: Biliyorum, her yerde okuyorsunuz ama gerçekten işe yarıyor. İlk zamanlar 5 dk da olsa her gün meditasyon yapma alışkanlığı kazanmak için ne gerekiyorsa yapın. Gerçekten yardımcı olacaktır. Eğer bu işte yeniyseniz YouTube kanalımdaki kendi sesimle hazırladığım bu meditasyonu yapabilirsiniz.
Düşünmek için özel zaman ayırın: Düşünmek için bir zaman ayarlayın. Ben genellikle duştayken en iyi ve en verimli düşüncelere sahip olmuşumdur. Buradan örnekle, düşünme zamanınızı duşa ayırmaya çalışın. Gün içinde verimsiz ve aşırı düşüncelerin geldiğini fark ederseniz, kendinizi durdurun ve duş zamanı için saklayın. Ya da yatağa şöyle bir uzanıp kendi kedinize kaldığınız zamanı kullanın.
Dur Deyin: Düşüncelerinizin tekrarlanmaya başladığını ya da stresli olmaya başladığını fark ettiğinizde, kendinize sadece ‘Dur’ deyin ve başka bir şeye odaklanın. Bu durumda ev işi yapabilir, çekmece yerleştirebilir, zihninizi meşgul edecek ilk defa yapacağınız sağlıklı bir tarif ile yemek pişirebilirsiniz.
Sabah Yazmacası: Güne zihninizi boşaltmak için harika bir yazma alıştırması ile başlayın. Bununla ilgili pek çok teknik var. Benim kullandığım uygulama oldukça verimli. Bu uygulama hakkında daha fazla bilgi için benimle iletişime geçebilirsiniz. nihalaltunsuzer@gmail.com
Egzersiz: Aktif olmak, zihinsel dağınıklığı temizlemenin harika bir yoludur ve pozitif kalmanıza yardımcı olur. Her gün en az 30 dakika egzersiz yapmayı hedefleyin. Ya da açık havada yürüyüşe çıkın. Amaç, omurga esnekliğini sağlamak. Bu sebeple, sonrasında yoga, pilates, dans gibi uygulamalarla omurlanızı açmayı deneyebilirsiniz. Bunun için harika bir platform var değil mi? YouTube ????
Aşırı düşünmek, basitçe aşırı enerjidir ve bu fazla enerjiyi olumlu bir şeye kanalize etmeyi öğrendiğinizde, hayatınızı derinden değiştirebilirsiniz.
Uyarılmış ve odaklanmış bir zihnin can sıkıcı aşırı düşünme girdabında savrulmaya zamanı yoktur. Bu yüzden bu enerjiyi başka yararlı bir şeye nasıl kanalize edeceğinizi en iyi siz bulabilirsiniz. Bunu en iyi hep ertelediğiniz o hobilerden birini yaparak gerçekleştirebilirsiniz.
Bunları yaptıktan sonra düşünceniz yıkıcı olmaktan çok fayda sağlayıcı hale geldiğinde şunları hissedeceksiniz:
- Hayatınızdan daha tatmin
- Kararlarınızdan daha emin
- Hedefinize daha çok bağlı
- Daha rahatlamış ve daha özgür
- Hayatta ne olmak isteğiniz ile ilgili netlik duygusu
Başta yazdığım gibi ben bir aşırı düşünürüm. Artık yazıyı okuduğunuza göre daha nitelikli bir tanım yapabilirim;
” Ben, düşünmeyi farkındalığımı arttırmak için kullanan bir aşırı düşünürüm. Düşünceler arasında yolumu kaybetmemek için gözlemci olmayı başarmış bir aşırı düşünürüm. Düşüncelerime kalbimin kılavuzluk etmesine izin veren bir aşırı düşünürüm. Ve tüm bu yazdıklarımı pratik etmiş ve başarabileceğinizin kanlı canlı ispatı olan bir aşırı düşünürüm.”
Sonsuz Sevgilerimle
Nihal