Sürekli İSTEYEN kişi olmaktan SEÇEN kişi olmaya geçiş…

Hayatta istekleri olan biri misiniz yoksa genelde tabağına konulana razı ve dahasını düşünmeyen biri mi?
Eğer istekleri olan ya da en azından içinden ‘ Ya hakettiğim bu mu acaba, dahası olabilir mi?’ diyen biriyseniz bu yazdıklarımı dikkatle okumanızı tavsiye ederim.

Bugün yazacağım konu sürekli İSTEYEN KİŞİ olmaktan, SEÇEN KİŞİ olmaya dönüşmek üzerine. Böyle yazınca dönüşmek, kişiden kişiye, seçtim-istedim… falan sizi korkutmasın. Yazının sonunda netleşecek merak etmeyin.

Popüler kültürün baskısı, yetiştiriliş, anne-babalarımızdan aldığımız değer ve inançlarla bir takım davranışlar ve yaşam şekilleri ile varolmaya çalışıyoruz. Kimimiz istediğimizi almak için talep ediyoruz. Kimimiz çocukluktan gelen ” Tabağındaki ile yetin, dahasını-başkasını isteme ” düşünce yapısının baskısı ile yaşıyoruz. Çünkü dahasını istemek ; Ayıp, görgüsüzlük, bencillik… vs düşüncesi ile razı olarak ve tam olarak hakettiğimize sahip olamadan yaşamaya çalışıyoruz. Her nasıl yaşıyorsak yaşayalım, istemek daha net bir tanımla istemenin ABC’ sini öğrenmek çok önemli.( Bu konu ile ilgili başka bir yazımda daha detaylı bilgi vereceğim Dostlar)

Öncelikle, istenilen hedefe doğru giderken geçirilen yolculuk ve sonrasından bahsedelim.

Şöyle ki ;

Bir hedef olsun.

Örneğin; Terfi etmek.Bunun için eylem çözümü olarak yapılması gerekenlere bir göz atalım
-İşinde başarılı olmak
-İş arkadaşları ile iyi ilişkiler kurmak
-O dönemin hedefi ne ise onu yakalamak
-Yepyeni bir proje ile şirkete katkıda bulunmak… vs.
Ana hatlarıyla bu şekilde ifade edebiliriz sanırım. Bu süreçte, stres, baskı, yorgunluk, zamanın yetmemesi gibi tüm bu olumsuzluklara hep hedefe ulaşma isteği ile göğüs gerilir. Ve bir de ZOR DEĞERLİDİR inancı varsa bu yolculuk gitgide zorlaşır. Ordan başka biri de terfi potasına girer-rekabet başlar, müşteriler sorun çıkarır-hedef zorlaşır, dolar yükselir – sektör etkilenir… vs aklınıza gelebilecek her türlü aksilik çıkar.

Bu kadar zorlukla karşılaşınca stres düzeyi artar, bu durumda vücut ne yapar? Tehlikedesin zanneder ve adrenalin salgılar. Bu adrenalin ne yapar? Sana yaşadığını hissettirir. Zor Değerlidir inancı önüne zorluk çıkardıkça

-Stres olursun, adrenalin artar

-Adrenalin artınca, oh hayattayım, yaşıyorum dersin

-Zorluğu atlatınca, oh be yine başardım der,

-Yeni zorluklara doğru yola devam edersin.

Bu döngü böyle sürer gider. Çünkü yaşadığını ancak böyle hissediyorsundur artık. Buna bağımlanmışsındır. Sen bundan zevk aldıkça da hayat sana benzerlerini getirmeye devam eder. Zor en yakın arkadaşın olur.

Derken bu yolculuk seni çok yorar. Zorluklarla baş etmek için benzin olarak kullandığın- hedefe varmış olma hissini- o kadar çok tüketir ve bu duyguyu gözünde o kadar büyütürsün ki hedefe ulaşırsın ve puf! Hiç bir şey olmaz. O yoğun his nerededir? Bir, iki gün kutlamalar, muhabetler nedeniyle sevinmiş gibi hissedersin ama için buruktur. Yaşadığını hissettiren o uğraş yoktur artık. Tadını çıkarman gereken bir zafer vardır ama o da öyle duruyordur orda. ” Eee şimdi ne olacak? ” diye bir ses gelir içinden. Kimin sesidir bu, (bir önceki yazımda iç seslerin ayrımından bahsetmiştim) tabii ki bizim sesini iyice gürleştirmiş Egonun sesidir.

Kısa süren zafer duygusundan sonra boşlukta hissedip gözünü başka bir hedefe yöneltirsin ve bu da tatminsizliğin kapılarını açmaya başlar sana. Hoşgeldin, hiç tatmin olmayan hep dahası, dahası diyenler kervanına…
-Hedef yapıldı, yenisi gelsin.
-Ee bunu istemiştim noldu?
-Yok daha iyisi var, ona ulaşmalıyım.
Aslında burada demek istediğin daha zoru var. Daha zoru olsun ki onu daha uzun sürede başarabilesin ve daha uzun süre yaşadığını hissedesin. Zaten Zor Değerlidir inancı yolda bir sürü engelde çıkarır. Ooh, bu süre uzaar gider

Şimdi Dostlar, size bir haber vereceğim. Yukarıdaki döngü bir illüzyon. Hayat o kadar da zor değil. Evet, duydunuz hiç bu kadar yorulmadan, yaşadığınızı zorluklarla-adrenalinle değil de keyifle-serotoninle yaşamanın bir yolu var :

-Kendini olduğun gibi sevmek

-Sahip olduklarin için şükür etmek

-Gücünü keşfetmek

-An’ı yaşamak

-Zihnini susturmayı başarmak (meditasyon)

-Hayattan keyif almayı hakettiğine inanmak

İşte sürekli İSTEYEN kişi olmaktan, yukarıdaki maddeleri yerine getirince SEÇEN kişiye böyle dönüşüyorsun. Kendini keşfedip bilince, önünü geleni değil de hakettiğini seçme lüksünü ve tatminsizce değil de, şükrederek hayata bakmanın hafifliğini yaşıyorsun. Ve hayat kolaylıkla istediklerini sana getirmeye başladıkça da evrende herşeyin birbiri ile muazzam bir bağ ile bağlı olduğunu anlıyorsun. O bağ sayesinde bir daha asla kendini yalnız ve sahipsiz hissetmiyorsun.
Nasıl hissedebilirsin ki, tüm kainat içinden gelerek ve yürekten isteyerek ağzından çıkacak bir isteğe bakıyor. Yeter ki yaratım gücünü nasıl kullanacağını öğren.
” İstesin ki yapayım’ diyor. Ve senin hedefe bağımlanmadan, akışa güvenerek ve süreçte helak olmadan istediğinin gerçekleştirilmesine izin vermeni bekliyor.

Sonsuz sevgilerimle

Nihal

Yazma anı : homenightdrum-Marina33

nihal altunsüzer
Yazar Hakkında

1978 Adana doğumlu, evli ve 2 çocuklu biriyim. 2022’de ailemle Amerika’ya taşındık. Çukurova Üniversitesi’nden mezun oldum, 16 yıl yöneticilik yaptım. Profesyonel yaşam ve öğrenci koçuyum. 2022’de aile içi iletişim kitabımı yayımladım. Çalışmalarımı ve eğitimlerimi online sürdürüyorum.

Yorum yapın