‘Çalışmak, daha iyi bir meşgalesi olmayanların sığınağıdır. Oscar Wilde ‘
Birkaç gün önce aklıma geldi bu konu; Para kaygısı, çalışma zorunluluğu, keyifli hobilere yada sosyal sorumluluk projelerine vakit ayıramamak ve buna benzer konular. Herkes nasıl da bir koşturmaca halinde. Nasıl da para kazanma kaygısı ayağımızda bir pranga ve daha üretken-faydalı olabilmemiz için önümüzde çoğu zaman bir engel. Yine Afrika’da çocuklar aç ve yine menfaat savaşları koptu kopacak. Sonra yine düşündüm ki nasıl da o kutsal içsel enerjimizi sadece tek bir yere aktarıyoruz ve bunun günün sonunda kimseye faydası olmuyor. Hatta çoğu zaman kendimize bile…
İdeolojimiz ne olursa olsun hepimiz çağımızın tek gerçeği tüketim çılgınlığının etkisi ile rahat rahat tüketmek için, var gücümüzle rahatsız rahatsız çalışıyoruz. Mutlu çalışıyoruz, mutsuz çalışıyoruz ama bir şekilde kendimizi deneyimlemek ve ortaya bir şey çıkararak işe yarar olduğumuzu hissetmek için çalışıyoruz. Çünkü elimizdeki tek seçenek bu. Çalışmak o kadar hayatımızı dolduruyor ki boş zamanımızda bile iş düşünüp kafamızı yine işle meşgul ediyoruz. Çalışmadığımız zamanlarda üretken olarak neler yapabiliriz hiçbir fikrimiz yok. Çünkü bizim için amaç çalışmak, sonunda para kazanmak ve bunu da boş vaktimizde harcamak 🙂 Özetle eve ertesi gün işe tekrar gitmek için gidiyor gibiyiz adeta. Çünkü artık daha çok tüketmek için daha çok zaman tüketmek var. Daha çok enerji ile daha verimli olabilecek anları tüketmek ve sonra da umduğunu bulamayınca hayalleri tüketmek var.
Gelelim bu nafile koşturmaca durumumuza. Koşturmaca halinde düşünme yeteneğimiz devre dışı kalır. İlkel beyin, bizi hayatta tutmaya ve ihtiyaçlarımızı karşılayıp karnımızı doyurmaya odaklar. Bir köpeğin sizi kovaladığını düşünün belki de başınıza geldi ; Hiç kaçarken ‘Hangi yolu seçsem acaba, TEM mi ?Sahil mi? diye düşündünüz mü? Düşünmediniz tabii ki, çünkü odaklandığınız tek şey vardı; Canınızı kurtarmak. Evet biz belki bu denli bir ölüm kalım içerisinde değiliz her gün ama bu koşturmaca halimizde bile hangimiz düşünebiliyor ;
- Ben kimim?
- Bu dünyaya geliş amacım nedir?
- Kendime ve dünyaya sunabileceğim en önemli özelliğim, hediyem nedir?
- Nasıl kendime ve tüm dünyaya faydalı olabilirim?
Her geçen gün rasyonalizmin etkisinde duygusuz ve hissiz hale geliyoruz. En kötü şeydir aslında olmaması gereken bir şeyin olmasına alışmak ve sonra onu olması gereken bir şeymiş gibi algılamaya başlamak. Yaşadığımız illüzyon bizi bu noktaya getirdi artık…
Sizden şimdi 7 gün işe gitmediğinizi hayal etmenizi rica ediyorum. Eşiniz, arkadaşlarınız herkes çalışıyor olacak, çocuklarınız varsa onlar da okulda. Bir hayal edin ne hissediyorsunuz? Böyle göğsünüz sıkışıyor, nefes alamaz gibi mi oluyorsunuz yoksa sıralayabileceğiniz aktiviteler, uğraşlar, meşgaleler var mı? Örneğin, gönüllü yapabileceğiniz ve insanlara faydanızın dokunabileceği bir şeyler geliyor mu aklınıza? Umarım hayal edince bu 7 günü -içinize mis çam havası dolmuş gibi- rahat nefes almışsınızdır. Aksi halde bu fotoğraftaki yazı sizi anlatıyor olabilir, çok üzgünüm. Durup düşünmeye vakit bulamayan biri ve belki de otomatik pilotta yaşayan hayatını..
Evet Dostlar, biz insanoğluna bahşedilmiş en büyük hediye olan hislerimizi ve sezgilerimizi tekrar aktif etmenin bir yolunu bulmalıyız. Onlar bize istediğimiz tatmin hayatı fısıldayacak içeride bir yerlerden. Emin olun hayatta en kolay şey parayı hayatımıza çekmek, istediğimiz arabaya binmek yada o pahalı çantayı almak. Çekim yasasını öğrenin, para ile ilgili inançlarınızı bulup tek tek dönüştürün sonra olmaması mümkün değil. Ben 2 yılda çok yol katettim. Ama zor olan içsel rehberliğimizi tekrar aktif hale getirmek, hayatı yaşarken ışık olmasını sağlamak. Aksi takdirde hiç gelecek robot çağını, yapay zekayı ya da benzer dönemleri beklemeye gerek kalmayacak. Çünkü hepimiz sadece tüketen, etten-kandan-candan robotlar haline gelmiş olacağız.
Kendinize zaman ayırın, kim olduğunuzu sorun. Tabii ki para kazanmak için çalışacağız, üreteceğiz fakat bu sizin tüm zamanınızı etkisi altına alan bir sis perdesi olmasın. Aralayın onu gerçekliğinizi keşfedin ve önce kendinize, sonra sevdiklerinize daha da sonra tüm insanlığa faydalı olacak uğraşlar bulun. Ruhunuzu beslemeyi unutmayın…
Sevgiyle Not:
Yazdığım bu yazıyı uygulamada Doktor, Hemşire, Öğretmen … vb şifacılık ve öğretici( rehber ) kimlikleri ortaya çıkmış meslek grubuna mensup kişiler biraz daha şanslı. Çünkü günün sonunda eve geldiklerinde fayda sağlamış olmanın manevi hazzını daha fazla yaşamaktalar. Kişiden kişiye değişmekle birlikte en genel anlamda ,diğer meslekler için daha fazla çabaya ihtiyaç olabilir.
Sonsuz Sevgilerimle
Nihal
Yazma zamanı : PP /3.18
Rahat rahat tüketmek için rahatsız rahatsız çalışmak..Bir olgu bundan daha estetik anlatılamazdı..Ruhunuza sağlık.
Teşekkür ederim Mehmet bey.
Çok teşekkür ederim ????