Bundan yıllar önce, beni bir yerlerde tek başına otururken görseydiniz muhtemelen gamlı baykuş gibi gözlerimi devirmiş düşünürken bulurdunuz. Hayatı boyunca sol beyni tetiklenmiş bir fizikçi olarak zihnim hiç durmazdı. Hayatı benden önce yaşardı; planlar, programlar yapar, her şeyi kontrol etmeye çalışırdı.
Kesin olan bir şey var ki zihnim her zaman yoldaşımdı ve en çok güvendiğim yeteneğim akıl yürütme yeteneğim oldu. Çoğumuzun da öyle olduğunu düşünüyorum çünkü beş duyu algı sistemine göre dizayn edilmiş bedenimizin komuta merkezi beyindir. Onu ne kadar geliştirirseniz o kadar iyi olayları, nesneleri, detayları, beden dilini fark eder, dikkatli ve uyanık olursunuz. Böylelikle içinden çıkılmaz pek çok durumun üstesinden gelirsiniz. Ama madalyonun bir de diğer yüzü vardır. Zihin çok talepkârdır, bazen bizi korkutur, çaresiz hissettirir ve yorar. Ve bu hali ile tüm bedenimizi de bu korkuya alet edip sistemin işleyişini bozabilir.
O günlerden birinde bu aşırı düşünme durumundan yorulduğumu hissettim. İkinci yoldaşım kalbimin de kilidini açmaya, hep alttan bana seslenen ama düşüncelerden duyamadığım yüreğimin sesini duymaya karar verdim. Bununla ilgili meditasyonlar yaptım. En son Mayıs 2020 Venüs Retrosu boyunca yaptığım çok özel bir çalışma ile artık kalbimin tamamen açıldığını hissettim. Çünkü Venüs Retrolarının böyle bir özelliği vardır. (Ayrıntıları için diğer web sitem www.sezgiselastroloji.wordpress.com ve @sezgiselastroloji instagram hesabıma bakabilirsiniz)
Kalbimi takip etmek, farklı bir enerjiye, daha açık ve daha özgür olan farklı bir varoluş biçimine erişmemi sağladı. Çünkü o muazzam bir enerji kaynağıdır ve bedenimizde en fazla manyetik enerjinin üretildiği organdır. Kalbin merkezinde düşünce yoktur. Onun dili kelime dili değildir, onun dili duygu dilidir. Kalbimle de hayatı yönlendirmeye başladığımda, bana aklımın asla kavrayamayacağı şeyleri sezdirmeye başladı. Bu, zihnin göz ardı edilmesi gerektiği anlamına gelmesin dedim ya o da çok erzhemdir, ancak ikisi arasında bir denge bulmak hayatın anahtarıdır. Bazı durumlar aklınızı kullanmanızı, bazıları ise kalbinizle hissetmenizi gerektirir ve her iki yoldaşınız da yanınızda olduğunda hayat daha kolay hale gelir.
Peki kalbin kilidini nasıl açarsınız ?
1. Kalbinizi özgür bırakmak ve onu dünyaya açmak cesaret, bağlılık ve teslimiyet gerektirir, ancak sandığınız kadar zor değildir. Sadece kalbinizi açma niyeti bile, kilitleri salıvermeye başlamak için yeterlidir.
İşte bazı kalp açma egzersizleri:
- Sabah kalkıp kendinize geldikten sonra kendinize nasıl hissettiğinizi sorun. Gün içinde belirli aralıklarla kendinize duygunuzu sormaya devam edin. Bunu duygu durumumuzu en çok etkileyen ay ve onun 28 günlük döngüsü süresince günlük tutarak yapabilirsiniz.(Ay döngüsü günlük formatı için benimle iletişime geçebilirsiniz) Bu, ay içinde hangi gün nasıl hissettiğinizi ve ayın hangi konumunun sizi en çok etkilediğini keşfetmenize olanak sağlayacağı gibi aynı zamanda duygu durumu kontrolü ile kalbinizi de açılmasına yardımcı olacaktır.
- Kendinizi ve başkalarını affedin. Affetmek gerçekten kalbe giden yoldur, çünkü çoğu zaman ihanet ve acı yoluyla kalbimizi kapatırız. Kendinizi affetmekle başlayın ve başkalarına geçin. Affetmek, kötü davranışlara tahammül ettiğiniz anlamına gelmez, affetmek, durumu kabul ettiğiniz ve o olayın ya da kişinin oluşturduğu enerjisel tıkanıklığı çözmek isteğiniz anlamına gelir.
- Aynada kendinize bakın ve “Seni seviyorum” deyin. Ayrıca kendinize “Çok güzelim” gibi başka iltifatlar da söyleyebilirsiniz.
- Vücudunuz için şükranlarınızı sunun. Sizi desteklediği ve yaşamanızı sürdürmenize yardımcı olduğu için teşekkür edin
- Ayağa kalkın, bedeninizi serbest bırakın. Ellerinizi kalbinizin üzerine koyun ve sonra kollarınızı yana genişçe açın, sanki kalbinizi göğsünüzden uçup gidecek ve serbest kalacakmış gibi göğsünüzü yukarı yöneltin. Kollarınızı açarken yüksek bir nefes verip “Ha” sesi çıkarabilirsiniz ya da rahat bir ortamda iseniz”Om” sesi eşliğinde de yapabilirsiniz.(Benim dinlediğim 528 Hz om sesi için buraya tıklayınız. Kulaklık ile dinlemenizi öneririm)
- Gün içinde sık sık sakin ve rahat ortam bulduğunuzda kalbinize giren ve tüm kırgınlıkları ve yaraları onarıp iyileştiren güzel bir yeşil ışık olduğunu imgeleyin ve bunu içinize çekin. Nefes verirken tüm o kırgınlıkların ve yaraların nefesinizle salıverildiğini hayal edin.
- Meditasyon yapın – zihninizi durdurun ve bedeninize seyahat edin, bu kalp merkezinizi aktive etmenize izin verecektir.(Kalp meditasyonumu isteyenlerle seve seve paylaşırım. sezgiselfarkindalik@gmail.com mail atabilirsiniz.)
Gördüğünüz gibi, kalbinizi açmanın birçok yolu var. Önümüzdeki birkaç hafta boyunca hepsini keşfedin ve hangilerinin size gerçekten uyduğu ile birlikte sonuçları benimle de paylaşın.
Kalbinizi açmak ve onunla çalışmak gerçekten zaman ve pratik gerektirir, ancak bir kez kalp merkezinizi güçlendirdiğinizde, gerçekten değerli bir rehber olacaktır.
2. Artık kalp merkeziniz sevgi melodisiyle titreştiğine göre, bu enerjiyi gerçek dünyaya uygulamaya başlamanın zamanı geldi. Rehberliğe ihtiyaç duyduğunuz bir durum ortaya çıktığında, zihninizi kapatın ve kalbinize seyahat edin. Nasıl hissettiriyor? Size hangi duyguları iletiyor? Bunu ilk zamanlar daha çok sakin bir ortamda ve meditatif moddayken yapmaya çalışın. Yeterli pratiğe ulaşınca gözünüzü kapattığınızda nerede olursanız olun yapabileceğinizi fark edeceksiniz.
Unutmayın, kalp düşüncelerle çözmez hayatı, duygularla çözer. Bu nedenle zihninizin kontrolü ele geçirdiğini fark ederseniz, nefes alıp verişinize odaklanarak onu nazikçe durdurun ve kalp enerjinizin vücudunuza yayılmasına izin verin. Eğer bir karar verme aşamasında iseniz cevap o anda gelecektir.
3. Benim doğal tepkim hep zihnimle hayatı yönetmeye çalışmakla oldu, bazı insanların doğal tepkisi ise kalpleriyle yönetmek olabilir. Ben yukarıda bahsettiğim çalışmalarla kalbimi de takıma dahil ettim. Siz de doğal olarak zihindeyseniz ona sahip çıkarak kalbinizi de aynı seviye ulaştırmaya çalışabilirsiniz. Burada ”Doğrusu ya da yanlışı şudur ! ” diye bir durum yok unutmayın sadece denge vardır. Kalp ve Zihin dengesi…
İlerleyen zamanlarda hayatın bazı kararları için kalbinize uyum sağlamaya başladığınızda, en yüksek yolunuza yani hayat amacınıza da uyum sağlamaya başlayacaksınız. Çünkü kalbiniz ruhunuzun giriş kapısıdır ve hayat amacınızı en iyi ruhunuz bilir.
4. Koşulsuz Sevginin hayatınıza girmesine izin verin. Böylelikle, hayatınıza daha fazla sevgi dolu enerji getirmiş olursunuz. Bunu en iyi patili dostlarımızı sahiplenerek yapabilirsiniz. Ya da hep aynı yerde hep aynı yardım bekleyen dostları besleyerek de yapabilirsiniz. Böylelikle karşılıksız bir şekilde onların ihtiyaçlarını karşılamış ve kalbinizi açmış olursunuz.
Benim kalp hizalanmam yukarıda bahsettiğim Venüs Retrosu çalışmam sonrasında kedim Mokşa’nın bize gelmesi ile pekişmişti. Bu nedenle ben ona hep bir ödül ve bir mükafat olarak baktım. Emin olun madde dünyasında olduğu gibi manevi dünyada da ödüller var ve o ödüllere sahip olmanın duygusu anlatılamaz. Çünkü manevi dünyanın ödülleri direk sizin yükselişinize hizmet eder ve size kendinizi güvende hissettirir. Girdiğiniz yükseliş-tekamül yolunda dosdoğru ilerlediğinizin işaretini verir.
En önemli olanı da kendinize duyduğunuz koşulsuz sevgidir. Başarılı olsanız ya olmasanız, takdir onay alsanız ya da almasanız, güzel olsanız da olmasanız da her koşulda kendinizi sevmek çok önemlidir. Tüm öğretilerin ilk basamağıdır.
Tüm bu maddelerden sonra bazılarınıza bu yazdıklarım çok yabancı ya da aşırı soyut geliyor olabilir. Ama bunları deneyimlemiş ve sonuçlarını almış biri olarak denemeye değeceğini kararlılıkla söyleyebilirim. Sık sık kalbinizle konuşun onun da konuşmasına izin verin. İlk adım her zaman onun sesini duymaya niyet etmektir.
Unutmayın zihnin konuşması düşüncelerdir ve çoğu zaman içinizi sıkar ama kalbin konuşması duygulardır ve size nefes aldırır.
Sonsuz Sevgilerimle
Çok güzel bir konu tesekkurler.
“Doğru nefes alabilmek ” de sanki bu konuya ilave edilebilir mi?!
Bilemedim
Kesinlikle, o konuda bilgim ve deneyimim olmadığı için uygulama listesinde yer vermedim. ????