Hikâyelerle Zamanda Yolculuk Yapmak

Beni özellikle instagramdan ( @nihaltunsuzer ) takip edenlerin bileceği gibi hikâyelerin gücü ve metaforların çocuk iletişiminde kullanım alanları üzerine bir kitap yazdım. Kitap şu anda yayınevi bulma sürecinde umarım çok yakında basıp aşamasına geçilecek. O kitapta da anlattığım gibi hikâyeler beynin dili ve hayatlarımıza çoğu zaman bu dil ile yön veriyoruz. Kendimize ve başkalarına anlattığımız hikâyelere bazen abartılı ve gerçek dışı olsa da inanma eğilimi taşıyoruz. Hatta bazılarını zihnin bilinçaltı bölümü kendi oluştursa da üzerine gidip onları düzeltmedikçe onlara da inanma eğiliminde oluyoruz. Dahası onlara göre kimliklerimizi ve gerçekliğimizi yaratıyoruz.

Bazıları dünyanın atomlardan oluştuğunu düşünüyor, bence dünya hikâyelerden oluşuyor.’

Muriel Rukeyser’in bu sözünü ilk defa Hikâyeleştirme eğitiminde görmüştüm. Bir fizikçi olarak atom ve dünyasını çok önceleri öğrenmiştim, peki ya hikâyelerin dünyası nasıldı? Bu söz ile birlikte bu dünyaya daldım ve yol aldıkça bu sözün anlattığı o derin anlamı çok daha iyi kavradım. Yıllardır üzerine kafa yorduğum pek çok uzmanlığım ve eğitimimden sonra beni en fazla heyecanlandıran ve kitabını yazmaya ikna olduğum konunun hikâyeler olmasında bu sözün etkisi çok büyüktür.

Ünlü Yazar Seth Godin’in Hikâye Becerileri Eğitiminden sonra bunu Koçluk kimliğim ile nasıl bir araya getirip ve seanslarımda kullanabilirim diye oldukça fazla kafa yordum ve bir şablon oluşturdum. Seans için gelen danışanlarımın temel sorunu ne ise onun kaynağına indik ve o kaynaktaki olayı hikâyeleştirip üzerinde çalışma yaptık. Her seferinde aslında danışanın o olayı gerçektekinden çok farklı bir şekilde beynin hafıza dolaplarında sakladığını keşfettik. Beyin aradaki boşluları kendi doldurarak aslında çok farklı bir versiyonu her seferinde kişiye hatırlatıyordu. Üzerine gidip konu ne kadar derin de olsa değiştirince kişideki negatif etkisinin de yok olduğunu deneyimledik.

Bütün bu deneyimlerimden yola çıkarak hayat hikâyelerimizi yazma işini kendi elimize almamız gerektiğini düşündüm ve önce kendi hikâyelerimi yeniden yazmaya başladım.

Kendi hikâyemi yazmaya karar verdiğimde beni en çok heyecanlandıran şey özgür olacağım gerçeğiydi. Yaşamın tüm gerçekliğini- acı olanın da tatlı olanın da- benim sorumluluğumda olduğu gerçeğini kabul ederek özgür olacaktım. Çünkü yazarı bendim artık, istediğimi ekleyip istediğimi çıkarabilecektim. Ve artık başıma gelenlerle ilgili

” Ben yapmadım o yaptı” deyip

İşaret parmağımla göstereceğim kimse de olmayacaktı. Her şeyin kaynağı ben olacaktım. İnançlarımla oluşturduğum o hikâyeler, onların yarattığı tutumlar ve bu tutumların yarattığı gerçekliğim.

Yaşam bir hikâyeydi bunu biliyordum ve bir insanı tanımak ve sevmek; onun hikâyesini anlamak ve o hikâyeyi sevmekti. Aslında iki seçenek vardı hep karşımızda;

  1. Bize düzenin ve alışılagelmiş anlayışın dikte ettiği, yazarının başkalarının olduğu hikâyeyi kabul edip yaşamak. Yani, gücümüzü yadsıyarak, her şeyi başkalarına ve şartlara bağlamak. Hikâyenin yazarlığını bu bağladığınız kişilere ve şartlara bırakmak. Ve bu düzenin etkisi ile sürekli içimizde dönüp duran, ilerlememizi engelleyen hikâyelere inanmak.
  2. Kendimizi iyi tanıyarak ve- belki de alışılagelmiş düzene karşı çıkarak- kendi hikâyemizi kendimizin yazdığı bir hayatı yaşamak. İstediğimiz hayat ne ise buna niyet edip, yaratabileceğimize inanarak. Kendimizi tanıyıp farkında olarak ve hayat amacımızı keşfederek, o kafamızda dönüp duran bize hizmet etmeyen hikâyeleri değiştirip tekrar yazmak.

Tahmin ettiğiniz üzere ben ikincisini seçtim. Önce kendimi ikna ettim, bunu hak ettiğime ve yapabileceğime. Çünkü Dostlar, siz ikna olduğunuzda ancak iç dünyanız da dış dünyanız da ikna olur. Benim danışanlarıma ve çevreme sıkça söylediğim bir tanımım vardır, KARARLILIK ENERJİSİ. İşte ikna olunca ve inanınca dışarıya bu enerjiyi yaymaya başlıyorsunuz. Kimse karşınızda duramıyor. Ve gerçekten inandığınızda, sizinle beraber inanacak ve sizi destekleyecek insanlar hayatınıza girmeye başlıyor. Doğru zamanda, doğru yerde ve doğru insanlarla olmanızı sağlayarak, ilahi düzen sizi desteklemeye başlıyor. 

Kararlılık Enerjisi = İnanç + Cesaret + Kendini her koşulda kabul etmek, SEVMEK

En önemli şey en iyi versiyonunuzun kahraman olduğu hikâyenizi yazmaya başlamak. Sonrasında her yazdığınız hayat bölümünde diğer gelecek bölümü heyecanla hayal etmek ve gerçekleşmesini keyifle izlemek. Düşüncelerin ve ağızdan çıkınca her kelimenin enerjisi olduğunu ve bir bumerang gibi geri döneceğini bilerek tüm bunları hayat geçirmek.

Özetle; yazarının siz olduğu bir hikâyenin kahramanı da siz olacaksanız; kendinizi tanımadan, o en derin korkularınızla ile yüzleşip hepsinin birer illüzyon olduğunu keşfetmeden (kök inançları dönüştürmeden) ve cesaretinizi toplayıp ”HAYDİ! ”demeden hikâyeye nasıl başlayabilirsiniz? Hikayeler sayesinde geçmişe gidip size hizmet etmeyen hikâyeleri değiştirerek, geleceğe gidip olmak istediğin en iyi size ait hikâyeleri yazmaya başlayarak bu süreci lehinize çevirebileceksiniz. Hikâyeler sizin zaman yolculuğu aracınız olacak

” Doğmadan önce sessizlik, ölümden sonra sessizlik: Hayat iki anlaşılmaz sessizlik arasındaki gürültüden başka bir şey değildir.” – Isabel Allende

İşte hikâyelerde bu gürültüyü sinyale çeviren araçlardır. Ona şekil verir, somut hale getirir. Hayatı büyüteç altına alır. Ancak bu şeklide görürsün, neresinin dönüşüme ihtiyacı olduğunu.

Haydi hem geçmişte oluşmuş hem de gelecekte oluşacak bu gürültüyü, faydalı ve yol gösteren dahası dönüştüren hikâyelere dönüştürelim. Bunu hak ediyorsunuz. Bunun için benimle iletişime geçebilirsiniz. nihalaltunsuzer@gmail.com

Sonsuz Sevgilerimle

nihal altunsüzer
Yazar Hakkında

1978 Adana doğumlu, evli ve 2 çocuklu biriyim. 2022’de ailemle Amerika’ya taşındık. Çukurova Üniversitesi’nden mezun oldum, 16 yıl yöneticilik yaptım. Profesyonel yaşam ve öğrenci koçuyum. 2022’de aile içi iletişim kitabımı yayımladım. Çalışmalarımı ve eğitimlerimi online sürdürüyorum.

Yorum yapın