Pozitif Psikoloji Keşfi ; Otantik Mutluluk

Bazılarınızın takip ettiği gibi uzun zamandır zihnin işleyişi, sanal algı, gerçeklik, illüzyon…vb konularda araştırmalar yapmaktayım. Araştırmanın sonucunda varmak istediğim nokta bu hayat deneyimini yaşarken hayatımda beni geriye çeken olay, durum ya da duygulardan hangilerini farkındalık ve bilgelikle kontrol edebilirim hangilerini ise akışa güvenerek ilahi düzene bırakabilirim. Bu amaçla yola çıktığım bu süreçte harika kavram ve bilgilerle yolum çiçek açıyor. Bu yazımın konusu da en taze çiçeğim olan Mutluluk öğrenilebilen bir şey midir?

Mutluluk Nedir? Kader midir? Öğrenilebilinir mi? Hep mutlu kalınır mı ? Dahası hep mutlu kalmak iyi bir şey midir?

Beyinlerimiz, zevk peşinde koşmak ve acıdan kaçınmak için yapılandırılmıştır. Kendimizi iyi hissettiğimizde, olana daha az direniriz. Daha az dirençle, yaptığımız her şeyde işler daha zahmetsizce akma eğilimindedir. Daha pürüzsüz bir akışta olduğumuzda, daha az çatışma ortaya çıkar. Daha fazla yaratıcılık, yenilikçilik ve işbirliği gerçekleşir. Ne kadar çok akış içindeyseniz, çevrenizdeki herkes o kadar sizinle aynı akışta devam edecektir ve verimli bir süreç tamamlanacaktır.

Yazıya ilk olarak zevklerle başlayalım ;

Zevki En Üst Düzeye Çıkarmanın Üç Yolu

Zevklerin rahatlık, haz, coşku, heyecan ve orgazm gibi duyusal bileşenleri vardır. Ancak bu zevkler kısa ömürlü olma eğilimindedir ve birçoğunun dozunu kaçırırsak olumsuz sonuçları bile vardır. Zevkler hayatın keyifli bir parçasıdır ve yapılan çalışmalar bu geçici mutluluk kaynaklarını ortadan kaldırmayı önermemektedir. Bunun yerine, onlarla ilgili deneyimimizi en üst düzeye çıkarmak için yollar araştırıp sunmaktadır.

Mevcut araştırmalara göre üç öneri sunulur:

1) Zevk Alışkanlığından Kaçının

Kendinizi hiç doyamayacak gibi sevdiğiniz bir pastayı yeme arzusu ile dolu buldunuz mu? Ama sonunda yeterince yediniz ve ona olan ilginizi mi kaybettiniz?

Zevklerin defalarca ve hızlıca peşine düşmek, deneyimin zevkini azaltır. Bunu hepimiz deneyimlemişizdir. Bu sürece Zevke Alışkanlık Oluşturma denir ve tüm duyusal zevklerde gerçekleşir.

Hiç çok sevdiğiniz ve defalarca dinlediğiniz bir şarkınız oldu mu? Bu şarkı size şimdi ne kadar zevk veriyor? Araştırmalar, dinlemekten zevk aldığınız bir şarkıyı daha az sıklıkla dinlemeyi denemenizi önerir. Amaç, müziği en yeni ve eğlencenizi en yüksek seviyede tutan en uygun zaman aralığını keşfetmektir. Buna Farkındalıklı Zevk Süreci denir.

Yapabildiğiniz kadar, zevk üreten birçok deneyime hayatınızda yer verin, ancak bu farklı deneyimler arasındaki süreyi normalde yaptığınızdan daha fazla uzatın.

Örneğin ; Yeni çıkan favori sanatçınızın şarkısını arka arkaya 10 defa dinlemek yerine 5 defa dinleyin. Sonra bir kahve için yanında güzel bir bitter çikolata. Daha sonra akşam eve giderken arabada aynı şarkıyı tekrar dinleyin. Böylelikle hayatınızda size zevk veren durumların canlılığını ve size kattığı hazzın süresini uzatmış olursunuz. Onları bir seferde tüketmemiş olursunuz.

2) Zevkin Daha Derinden Tadını Çıkarın

Keyifli bir olaya ne kadar çok farkındalık katarsak, o kadar çok zevkini yaşayabiliriz. Bu zevk deneyimine Bilinçli Dikkat Verme denir.

Araştırmalar sonucunda dört çeşit Bilinçli Dikkat Verme bileşeni ortaya çıkmıştır :

  1. Tadını Çıkarmak (övgü ve kutlamaları kabul etmek )
  2. Şükür enerjisinde olmak ( minnettarlığınızı ifade etmek)
  3. Heyecan ve hayret duymak (o anın mucizesinde kendini kaybetmek)
  4. Konforu ve lüksü yaşamak (duyuları şımartmak)

Ayrıca deneyimi başkalarıyla paylaşmak, olayın zihinsel anılarını duygularınıza odaklanıp sabitlemek ve eğlenme süresince olaydan dolayı kendinizi onurlandırmaya izin vermek dahil olmak üzere zevki teşvik etmenin birçok yolu vardır.

3) Zevkleri dingin farkındalıkla yaşayın (Mindful )

İnsan faaliyetlerinin çoğu odaklanmadan veya farkında olmadan gerçekleştirilir. Otomatik pilotta yaşarken, deneyimlerimizde pek bir şey fark edemeyiz. Herhangi bir eyleme dikkatli bir şekilde ilgi vermek değerli bir deneyimdir. Zevklerimiz söz konusu olduğunda, farkındalık, bu deneyimleri neredeyse aşkın niteliklere sahip olacak şekilde yükseltebilir.

Gözlerinizi bilgisayar ekranına odaklarken bir parça çikolata yemek, deneyimi sınırlandırır. Gözleriniz kapalıyken ve tüm dikkatinizle ağzınızdaki koku, doku ve hisler ile beyninizdeki deneyimlerle dikkatlice yemek yemek tamamen farklı bir deneyim sunar. (Ve kiloda aldırmaz 😉

Stresliyken ve zihinlerimiz yarış halindeyken dikkatli faaliyetlerde bulunmak zordur. Bir zevk hissine tam olarak uyum sağlamadan önce birkaç yavaş, sabit, sessiz, derin nefes almak yardımcı olur. Nefes çok değerli bir farkındalık enstrümanıdır. ( Farkındalığı arttırmak ve stres düzeyini düşürmek için harika bir nefes tekniği biliyorum ve uyguluyorum. Merak edenler nihalaltunsuzer@gmail.com adresine mail atarlarsa paylaşabilirim. )

Zevkler ve Tatmin Arasındaki Fark

Şimdi, dikkatimizi otantik mutluluktaki diğer bir faktöre çeviriyorum: Tatmin Duygusu

Zevkler gibi, tatmin de çok eğlencelidir, ancak zevkler gibi temel duyguları her zaman uyandırmaz. Zevkler, eğer varsa, çok az düşünmeyi gerektirirken, tatmin genellikle düşünme ve yorumlamayı içerir.

Tatmin duygusu örnekleri arasında ilgi çekici bir kitap okumak, dans etmek, sevdiğiniz bir sporu oynamak ve kendinizi heyecan verici bir sohbete kaptırmak sayılabilir.

Tatmin edici aktivitelerle zaman durur, öz bilincimizi kaybederiz ve aktiviteye tamamen kapılırız.

Tatmin zevklerden daha uzun sürer; zevkler kısa ömürlü olma eğilimindedir. Tatmin duygusu, zevkler kadar kolay alışkanlık kazanmaz.

Zevkler, duyuları devreye sokmak ve duyguları hissetmekle ilgilidir; tatmin ise, yüksek bir parçamızla -özümüz ve değerlerimizle temas kurmakla ilgilidir. İçimizde dokunduğu noktalar güçlü yönlerimiz ve erdemlerimizdir..

Maslow’un İnsan İhtiyaçları Hiyerarşisi açısından zevkler, temel ihtiyaçlarımızın, özellikle fiziksel ihtiyaçlarımızın karşılanmasıdır.

Bunun aksine, tatmin bilişsel ihtiyaçlarımız, estetik ihtiyaçlarımız, kendini gerçekleştirme ve kendini aşma gibi daha yüksek ihtiyaçların sonucudur .

Akışta Olmak

Otantik Mutluluk, bu alanda en önemli araştırmayı yapan Martin Seligman’ın, Mihaly Csikszentmihalyi’nin Akış kitabında yazdıkları ile kesiştiği yerdir .

Akış halinde, genellikle olumlu duygular hissetmeyiz. Net bir hedefimiz vardır ve ona odaklanırız. Zamanı sanki durmuş gibidir. Bu durumdayken, derin ve zahmetsiz faaliyetlere kapılırız. Ve belki de en ilginci, benlik duygumuz kaybolur. Tatmin duygusu akış halini yaratabilir, ancak beceri ve çaba gerektirir. Ayrıca başarısız olma olasılığı da vardır.

Bir başka zorluk da, tatmine giden kısa yolların olmamasıdır. Çaba, bol pratik ve doğal gücümüzün tutarlı bir şekilde kullanılmasını gerektirirler. Buradaki en kritik konu kişinin kendini tanıması dolaysıyla doğal gücünü farkında olmasıdır.

Otantik Mutluluğun Peşinde Koşmayı Bırakın

Şimdi bir an için durun. Nazik bir nefes alın ve düşünün: Bunu okurken ne kadar mutlu hissediyorsunuz? Kendinizi mutlu hissetmiyorsanız, bunun hakkında ne hissediyorsunuz?

Duygularınızı dikkatlice inceleyin ve dürüst olun. (Ve eğer mutlu hissediyorsanız, lütfen mutlu hissetmeye devam edin.) Mutluluğa karşı kültürel bir önyargımız var. Hâkim olan inanç, çoğu zaman mutlu olmamız gerektiğidir ve olmadığımız zaman bir şeyler yanlış gidiyor hissine kapılırız.

Şimdi soruma geri dönelim: Bunu okurken kendinizi mutlu hissetmiyorsanız, vücudunuzda herhangi bir gerginlik fark ediyor musunuz? Herhangi bir zihinsel veya duygusal sıkıntı hissediyor musunuz? Mutlu hissetmemek bir durumdur; hoş olmayan duygularla nasıl ilişki kurduğumuz başka bir durumdur.

Sıklıkla hissettiğimiz gerilim, altında yatan bir varsayıma dayanır: Mutlu Olmamız Gerektiği .

Ama neden? Günlük insan deneyimimizde mutluluk neden amaç veya ideal olmalıdır?

Hayat zorluklar, denemeler, üzüntüler ve acılarla doludur. İnsan deneyiminde çok fazla ıstırap vardır. Hep mutlu olmayı beklemek mantıklı mı? (Bu arada, otantik mutluluk araştırmacıları, her birimizin farklı bir mutluluk eşiğine sahip olduğumuzu keşfettiler. Örneğin, insanların kabaca yüzde 25’i doğal olarak mutlu; bu şekilde doğuyorlar. İnsanların diğer yüzde 25’i depresyon ve karamsarlığa meyilli.)

Mutluluğa yönelik kolektif önyargımız, hayatın daha karanlık (ama aynı derecede gerçek) tarafını bastırma girişimi olabilir mi? Peki bu girişim yükselişimizi engelleyip zevk peşinde sonsuz bir koşturmacaya girmemizin sebebi olabilir mi?

Yazımı bu sorularla bitirmek istiyorum çünkü soru sorulduğunda beyin cevap verme sürecini başlatır ve istemsiz düşünmeye başlarsınız. Ha bu size mutluluk getirir mi onu bilemem ama cevapları bulunca bir tatmin duygusu getireceği çok açıktır. Az önce okuduğunuz gibi tatmin duygusu hepsinden daha makbul…

Sonsuz Sevgilerimle

Nihal

nihal altunsüzer
Yazar Hakkında

1978 Adana doğumlu, evli ve 2 çocuklu biriyim. 2022’de ailemle Amerika’ya taşındık. Çukurova Üniversitesi’nden mezun oldum, 16 yıl yöneticilik yaptım. Profesyonel yaşam ve öğrenci koçuyum. 2022’de aile içi iletişim kitabımı yayımladım. Çalışmalarımı ve eğitimlerimi online sürdürüyorum.

“Pozitif Psikoloji Keşfi ; Otantik Mutluluk” üzerine bir yorum

Yorum yapın