Adanalı Bir Vejetaryenin Ilginç Hikayesi :)

Instagram hesabımda yaptığım vejetaryenlik ile ilgilli hikayem oldukça fazla etkileşim aldı. Zaten bu konu ile ilgili yazı yazacağıma da söz vermiştim. İşte yazım ile karşınızdayım.

İlk olarak bu yazıyı kimseyi ikna etmek için yazmadığımı vurgulayarak başlamak istiyorum. Bu tip kararlar içten gelir, öyle ikna etmekle ya da baskı ile olacak bir durum söz konusu değildir. O yüzden rahatça okuyabilirsiniz Dostlar. Tartışma yaratmak gibi bir niyetim yok.

Yazıyı iki farklı bakış açısı ile yazacağım. Biri somut algılama tarafımla yani Sol Beyin ile , diğeri ise soyut tarafımla yani Sağ Beyin ile.



Söylemeliyim ki makbul olan farkındalık düzeyine ulaşmak için , hem sol beyinden hem sağ beyinden faydalanmak gerekir. Yani hem mantığa hem de sezgilere dayalı dengede bir hayat sürebilmektir.
Benim bu denge haline yolculuğumun başlangıcı ise 8 Temmuz 2018’dir. Temmuz 2019’da da tepe noktaya ulaşmıştır.  Özelikle bu son tarihte kendimi bana akan bilgiye açtıktan sonra, süreç başladı ve şimdi bu huzur durumundayım.


İlk olarak konuyu Maslow’un ihtiyaçlar piramitinden başlayarak anlatmak istiyorum. İnsanın kendini gerçekleştirmesi için çıkması gereken basamaklar mevcuttur. Görselde gördüğünüz Fiziksel ihtiyaçlar ilk basamağa ait ve siz odağınızı ne kadar buraya verirseniz burdan öteye gitmekte o kadar zorlanırsınız. Çünkü dikkat ederseniz sonu olmayan ihtiyaçlar. Bu sonu kişinin ancak iradesi ile getirmesi gerekiyor.
Ayrıca bu durumu kendiliğinden aşmak da biraz zor, çünkü insanın gücünü kontrol etmek için hazırlanmış bu dünya düzeninde amaç kişiyi 1. ve 2. basamakta tutmaktır. Para kazanma kaygısı, artırılmış bireysellik, sevgisiz ilişkiler, korku yüklemesi, seks, şiddet… Dikkat ederseniz hep ilk iki basamak. Buraya, bu iki basamakta tutmak için dışardan böyle bir baskı varken, ben neden bir de öz iradami düzene kurban edeyim ki diye düşündüm ve irademi elime almaya karar verdim. Buna ikinci olarak kendi etki alanımda olan bir şey ile yani yeme içme rutinimi değiştirmeye karar vermekle başladım. İlki, Mart 2019 da kurumsal yaşamı yani sadece para kazanmak için çalışmayı bırakıp, bütüne fayda sağlayarak para kazanmayı, yani Profesyonel Koçluk yapmayı seçerek yapmıştım. Bu da bir başka hikayemdir, bunu da bir ara yazarım.

Konumuza dönecek olursak, peki öncesinde yemek yemekle nasıl bir ilişkim vardı, biraz ondan bahsedeyim. Beni yakından tanıyanların bildiği gibi  yemeyi oldukça seven biriydim. Kurumsal hayatımdan tatmin olmadığımı anladığım zamanla, ayrılmam arasında geçen süre tam 1 yıldı ve özelikle bu süreçte tüm tatmin duygumu yemek yemekten çıkarmaya başlamıştım. Buna Duygusal Yemek deniyor. İsteyip yapamadığın pek çok şeyi, isteyip de elde ettiğin yemeklerden, tatlıdan, abur cuburdan çıkarmaya başlıyorsun. Ve bir sure sonra kontrolünde olan tek şey, isteğinde istediğini yiyebilmek oluyor. Bu oldukça tehlikeli bir hal alınca sağlıksız beslenmeye başlıyorsun. Gün içinde tüm odağın üç öğün yemek saatleri ve o zamanlarda ne yiyeceğinde oluyor.
Hal böyle iken ben de bu duygusal yemek durumuna takılıp kalmıştım ve bundan rahatsızlık duymaya  başlamıştım. Maslow piramidinde en tepeye yani Kendini Gerçekleştirmeye giden yolda ilerlemek istiyorsam odağımı ilk basamağa yani Fiziksel İhtiyaçlara sadece yeteri kadar verip, sonrasında diğer basamaklara doğru yol almalıydım.
Sonra analiz ettim. Bu yediğim şeyler nelerdi?
Kebap, döner, hamburger, tavuk… Bunlar dışardan kolayca temin edilen gün içinde gerek gidip yiyip, gerekse sipariş verdiğimde ofisime gelebilecek yiyeceklerdi. Bunları kesersem evde yemek yiyecektim ve o da benim yeme alışkanlığımı eve bağlayacaktı.
Yani tahmin edersiniz ki Adana’ da olmanın güzelliği (normal şartlarda) olarak ete ulaşmak hem çok kolay, hem çok hesaplı, hem de lezzetliydi. Bunu engellersem büyük ölçüde irademi de kontrol altına alabilecektim. Farkındaysanız anlatırken diğer genel geçer konular ; sağlık, kalp, damarlar… vs o konulardan bahsetmiyorum bile. Bu bahsettiğim sadece odağımı değiştirmek ve onu sağlıksızca yemek yemekten uzaklaştırmak üzerine. Bunu denemeye karar verdim ve işte süreç bu şekilde başladı.

Gelelim şimdi işin sezgisel yani Sağ Beyin kısmına. 29 Temmuz 2019’da yapmaya başladığım meditasyon benim hayatımı değiştirdi. Zihnimi durdurmayı başarmanın dışında, rehberli yapılan bu meditasyon ve imajinasyon tekniği ile çok farklı pozitif duygu durumları yaşamaya başladım. İçinde bulunduğum bu huzur hali ve kararlar bu meditasyon ile birlikte yüksek benliğim ile kurduğum bağın ürünüdür.  Bu bağ ile birlikte bitkilere kedilere, köpeklere ve tüm canlılara duyarlılığım arttı.
Evet, hepimiz birdik ve bu dünyanın yükselmesi için burada bulunuyorduk. Peki biz insanlar ne yapıyorduk bunun için? Yakıp yıkıp, sürekli tüketiyorduk.  Aklı, teknolojiyi ve acımasız silahları kullanarak hayvanları kesip yiyorduk. Ve bunun dönüşü yoktu. O canlı yok oluyordu bu dünyadan. Bitkiler, sebze ve meyveler döngüdelerdi ve yediğimiz zaman tekrar çıkıyorlardı. Ya Dana, kuzu, keçi onlar yok oluyordu. Ve biz sadece 15 dk sonra doyup kenara çekilelim, şükran bile duymadan hayatımıza devam edelim diye. Bunlar beni rahatsız etmeye başlamıştı ve kendimi sadece tüketmek üzerine yaşam süren bir canlıdan kurtarmak amacı ile bu sürece niyet ettim.

Aslında Ekim ayının başında düşündüğümü hatırlıyorum o kadar zor geliyordu ki bana önümüzdeki 6 ay içinde ancak kendimi alıştırırım diye düşünüyordum. Ayrıca hemen olayım pazartesi olayım…. vs gibi yüksek kararlar alsaydım eğer EGO tetiklenecekti ve ben bu kararımı hayata geçiremeyecektim. Bu nedenle uzak bir hedef koydum ve sabırla niyetime odaklandım.
Derken 10 Kasımda inzivaya gittiğim Bolu Abant’taki bir otelde bu süreci başlatma isteği hissettim. Açık büfe, çeşit fazla tam zamanı dedim. Ertesi gün de 11.11’di zaten. Bu tarih hep ulvi başlangıçları simgeler ve kolaylaştırır. Ve derken şimdi vejetaryenim.

Aldığım ek takviyelerim var. Oldukça fazla yerli yabancı kaynak okuyup araştırdım, vücuduma çaktırmadan bu süreci geçirmeyi istiyordum. Aslında şanslıydım da et zaten hayatımda çok çakılı bir yere sahip değildi. Bu sebeple kolay bir geçiş oldu benim için.

Balık zaten hayatımda önceden de pek yoktu. Pek sevmezdik birbirimizi; O benim karnımı doyurmazdı, ben de onu görünce burun kıvırırdım. Ama yine de şimdi ben bitkisel omega takviyesi alıyorum.

Etten tavuktan aldığım besinleri eşdeğer hatta daha fazlası ile bitki ve tahıllardan alıyorum şimdi. Sadece B12 takviyesini dışardan alıyorum.
Ayrıca artık hayatımda yeni katılımcılar var. Kinoa, maş fasulyesi, avokado, kereviz, chia, keten tohumu oldukça güzel dahil oldular. Yepyeni tariflerim var mesela. Instagram sağolsun, yerli yabancı bir sürü hesap var. Çeşit çeşit tariflerle süslüyorum soframı.

Uzun lafın kısası bu süreçte güçlü motivasyonumu buldum ve herşey çok iyi gidiyor. Ben eğer bu duruma geldiysem sanırım herkes gelebilir. Çünkü pek çok arkadaşım bilir, bir kaç yıl önce bu konudan konuşulsa
‘ Ay bana göre değil. Hem Adana’ da vejetaryen mı olunurmuş. Zor zor başka ilde olsa olurdum ‘ diyordum.

Şimdi biliyorum önemli olan aldığınız bir kararı uygulamaya geçerken sadece bedenizi değil ruhunuzu da besleyen bir amaç bulmak. Işte o zaman Kendini Gerçekleştirmeye giden yol çiçeklerle, yemyeşil ağaçlarla çevrili oluyor ve yanınızdan yediğiniz değilde size eşlik eden hayvancılıklar geçip gidiyor.
Ve böylelikle olması gerektiği gibi yükselebiliyor , farkındalığınızı artırabiliyorsunuz.

Konu ile ilgili sorunuz olursa lütfen alta yorum olarak yazın. Memnuniyetle cevaplarım.

Sonsuz sevgilerimle
Nihal
nihal altunsüzer
Yazar Hakkında

1978 Adana doğumlu, evli ve 2 çocuklu biriyim. 2022’de ailemle Amerika’ya taşındık. Çukurova Üniversitesi’nden mezun oldum, 16 yıl yöneticilik yaptım. Profesyonel yaşam ve öğrenci koçuyum. 2022’de aile içi iletişim kitabımı yayımladım. Çalışmalarımı ve eğitimlerimi online sürdürüyorum.